You are currently viewing Kendimle Yüzleşmem

Kendimle Yüzleşmem

Kendimi çoğu zaman bir yerde görmek istedim. Sevdiklerimin ve değer verdiklerimin kalbinde bir yerlerde olduğumu hissetmek istedim. Bazen onlardan öyle şeyler duydum ki bu hayattaki yerimi sorguladım. Ben ne için çabalıyorum, ne için uğraşıyorum bu kadar dedim. Hissettiklerimin, duygularımın hiç mi önemi yok, hiç mi sevmiyorlar beni diye kendimi sorguladım.

Bu hayattan çok bir beklentim olmadı. Hayat standartlarım yüksek olsun, iyi bir işim olsun, param olsun, birbirinden pahalı marka eşyalarım olsun diye hiçbir zaman kendimi zorlamadım. Tek isteğim vardı. Gerçekten kalpten sevildiğimi hissedebilmek. Çünkü bunu bana birisi o kadar derinden hissettirdi ki bunun tersini düşünemez oldum. Başkalarından da aynısını bekledim. Belki de çok fazla beklentiye girdim bilmiyorum. Bu kadar ciddiye almasaydım duyduklarımı, ya da duymamış gibi davransaydım, sanki hiç yaşanmamış gibi. Belki daha mutlu olabilirdim. Bana böyle hissettirenler zaten belki farkında bile değildi. O an ağzından öyle çıkmıştı işte. Ne önemi vardı ki iki gün sonra unuturdu. Keşke öyle olabilseydi. Keşke hemen unutabilseydim o anlarda hissettiklerimi.

Bunlar kalbimde her geçen gün bir nokta bıraktı. Çevremden duyduğum şeyler her gün beni daha fazla yaraladı. İşte bu güne geldiğimizde kalbimde kocaman bir leke kaldı onlardan geriye. Her gün dayandım ve dedim olur öyle arada. Ama olmadı işte. İstemesem de onlar hep bir iz bıraktı bende. Sonunda da dayanamıyor insan. Bi yerden sonra gerçekten artık içi almıyor bu kadar şeyi. Dayanıyor dayanıyor da sokak ortasında birden bırakıyor kendini. Hıçkırarak gözyaşlarını döküyor. İnsanlar ona bakıyor ne oldu acaba diye ama kendiyle o kadar sıkıntıda ki o an etrafındakiler ne düşünüyor umrunda bile olmuyor. Evet ağlamalı biraz. Belki içine dökerse her şey daha az acıtır kalbini. Her şey biraz daha kolay olur belki.

Olmadı. Hiçbir şey daha kolay olmadı. Tek tesellim var o da zamanın iyileştirici gücü. Kalbimin soğumasını, daha az hissedebilmeyi bekliyorum sadece. Keşke böyle olmasaydım. Keşke bu kadar her şeyi içerlemeseydim. Gerçekten hayat benim için daha kolay olabilirdi. Ama yapamıyorum işte. Ben de böyleyim. Bir şeylere üzülüyorum ve sonra kendimi hüngür hüngür ağlarken buluyorum. Dayanamıyorum bu üzüntünün bende hissettirdiği şeye. Bazen geceleri bunları düşünmekten nefes alamıyorum. Birden kendimi nefessiz kalmış derin bir nefes almaya çalışırken buluyorum. Bunu kendime yapmaya da hakkım yok. Her gün toparlanmaya çalışıyorum. Herkese rağmen beni toparlamaya çalışana yardım etmeye çalışıyorum. Kendim için ve onun için bu zamanları hasarsız atlatmaya çalışıyorum. Ne kendimi ne onu bu kadar fazla üzmemek istiyorum. Belki 3 gün belki 5 gün sonra yavaş yavaş geçecek bu düşüncelerim bilmiyorum. Kin tutan birisi değilim ama bana böyle hissettirenleri, bu zamanlarımı istesem de tamamen unutamam. Üstünü örtmek yine de herkes için daha iyi sanırım. Belki zamanı gelirse açıp bir gün tekrar bakarız.

Sevil Soysal

Merhaba ben Sevil. 21 yaşında kendi doğrularının yolundan gitmeye çalışan bu yolda da sevdiklerine sıkıca tutunan; sevgi, umut ve heyecanla hayat bulmuş bir yolcuyum :)

This Post Has 2 Comments

  1. Burda.Misafiriz

    Gayet içten ve cesaret gerektiren bir yazı olmuş tebrik ederim.

    Bir hayat tiyatrosundayız hepimiz. Ve bu tiyatronun da her zaman seyircisi vardır olacaktır da. Bizim değer verdiğimiz, bize sevgiyi ve mutluluğu gerçekten hissettiren kişi yada kişiler o tiyatroda bizimle aynı sahneyi paylaşan ve bizi anlayan kişilerdir. Onlar bize gerçekten değer verip bizi anlayan kişilerdir . Ancak konu ile alakası olmayan seyircileri (düşünceleri,kimseleri) tiyatronun içine (kendi hayatımıza) dahil edersek, onların olumsuz dar pencereli düşüncelerini de tiyatromuza dahil etmiş oluruz. Hayatta bize mutsuzluğu getiren en büyük neden de bu değil midir zaten ? “Kendi hayat tiyatromuza seyircileri ve sığ düşüncelerini dahil edip kendimizi üzmek değil midir bizi asıl yıpratan…”

    Sevdiklerinle güzel, mutlu ve huzurlu bir yaşam geçirmen dileklerimle. 🙂

  2. Sevil Soysal

    Çok teşekkür ederim iyi dilekleriniz için. Gecenin bir vakti içimde kendi kendime halledemediğim bazı şeyleri yazıya döküp rahatlayacağımı hissetmiştim. İlk başta yayınlamayı da düşünmüyordum ama sonradan fikrimi değiştirdim.

Bir yanıt yazın