Selam,
Annelikle ilgili öğrendiğim, sindirdiğim ya da henüz deneyip bazen başaramadığım bazı şeylerden bahsetmek istiyorum. Tam tamına yirmi aylık bir süreçten bahsediyoruz. Okul sürecinden sonra en istikrarlı zorlanışım bu süreç olabilir. Ama şöyle farklar var. Yanınızda size öğreten bir rehber yok. Not veren çok onu söyleyeyim. Hem de daha öğrenme aşamasında daha çok acemi diye düşünmeden notunuzu hemen veriyorlar. Bunu yapmak için sizinle birkaç gün geçirmeyi bile beklemiyorlar üstelik. Parkta, alışveriş merkezinde, markette, misafirlikte ve en kötüsü kendi evinizde. Yani bana göre kendinizi en güvende hissetmeniz gereken yerde. Yavrunuzu tüm olumsuzluklardan koruyabileceğinizi düşündüğünüz tek yerde sizi tak diye sınıfta bırakıyor, canınızı sıkıp elinizde azıcık kalan motivasyonunuzu alıp götürebiliyorlar. Bu çok karamsar bir tablo gibi gözüküyor ki zaten öyle ama alışılıyor bir şekilde birkaç tane daha kendiniz gibi çabalayan ama yavrusunu bir türlü susturamadığı için çeşit eleştiri ve yersiz öneri alan anneleri görünce bir oh çekiyorsunuz. Yalnız değiliz canım anneler neyse ki ..
Şimdi el alemi bir kenara bırakalım da dışarıdan bir bakalım istiyorum bu sürprizlerle dolu ve bolca uykusuzluk şehriyle ünlü annelik ülkesine. Bir ülke çünkü başlı başına kendi kuralları, kendi yaşayış şekli, ritüelleri olan saat sınırlaması olmadan geceleri de cıvıl cıvıl bazen gaz bazen de kusmuklarından şikayet edilse de bir ömür içinde musmutlu yaşanılan bir ülke. Kendini sürekli keşfettiğin, sınırlarını zorlamana her zaman teşvik eden, maratonu hiç bitmeyen, mutfak trafiği olan canım ülkemiz.
Keşfe gelecek olursak; ben bebeğimizi keşfedeceğimiz biraz neyin ne olduğunu öğrenince hafiften daha rahat geçecek bir durum zannediyordum doğurmadan evvel ne yalan söyleyeyim. Sonra anladım ki o iş öyle değilmiş biz bebeğimizle kendimizi keşfedeceğimiz, eksik yanlarımızın suratımıza çok sert çarpıldığı, iç dünyamızın dinamiklerinin yeniden yeniden kurgulandığı bir yolculuğa çıkıyormuşuz. Bir özgüven ihtiyacı doğuyor hal böyle olunca. En azından ben böyle hissediyorum. Çünkü bebeğimin dünyasında rol model olduğumun, onun için en doğru insan olmam gerektiğinin bal gibi farkındayım. Eleştirilerden etkilensem de ona gülümsemeli, sinirlensem de duygularımı kontrol edebilmeyi öğrenmeli ve ona öğretmeliyim. Bu yüzden baştan beri yapılan eleştiriler, konuşmalar beni daha çok yormuş ve kızdırmıştı. Yeni bir anneydim; olumlu yönlendirmelere, rehberliğe ihtiyaç duyuyordum. Duygularımın, hormonlarımın da desteğiyle en sallantıda olduğu dönemde güzelce yüreklendirilmeli, bebeğime her şeye rağmen değil tecrübeli annelerin desteği ne güzel de yanımda diye gülümsemeliydim. Bence hepimiz bunu hak ediyoruz. Her şeye rağmen bebeğime mutlu bir anne suratı yaptım bugün de değil, ne güzel bir dünya herkes ne kadar olgun ve kendinin farkında iyi bir dünyaya doğdun bebeğim hadi bunu bugün de kutlayalım diye geçmeli günlerimiz. Biz zaten bebek büyütme işini hazmetmeye çalışırken bir de kötü duyguları hazmeden güçlü insanlar olmak zorunda değiliz. Çünkü o ilk günler öyle güçsüzüz ki.. Saatlerce süren doğumun yorgunu, emzirmeyi öğrenmeye çalışan acemiliklerin yorgunu, gazından uyumayan bebeğin yorgunu, bebeği uyutup bir evi elden geçireyim deyip tüm gün ayakta kalmanın yorgunu, çoğu zaman çaresiz anların ve türlü aksaklıkların yorgunuyuz. Bazen çok güçsüzüz ve bunun doğal sayılmasına çok ihtiyacımız var. Bazen uykudan daha fazla buna ihtiyacımız var. Ben; çabalayan, karnı tok diye içi huzurla dolan bir de uyursa üstüne bir keyif kahvesi içmeyi kendine ödül sayan bütün canım anneleri yürekten tebrik ediyor ve sıkıca kucaklıyorum. Hepimiz on numara anneleriz.. Hayır, bebeğimiz üşümüyor, açta değil. Evet hepimiz onun için ne yapmamız gerektiğini çok iyi biliyor ve en iyisi olana kadar çabalıyoruz. Hepimiz süper anneleriz ve gam, keder yok heyecanlı ve bebeğinin bir gülücüğüne bir anda motive olan azimli anneler var. İyi ki varsınız canım anneler..
4 harften oluşsa da dünyalara sığmayan bir değere sahip “Annelik”
Hep şöyle tabir etmişimdir Anneliği,
4 harften oluşuyor ama dünyadaki 4 element gibidir, onlarsız yaşayamazsın.
Yüreğinin ateşiyle ısıtır Anne üşümezsin hiçbir zaman
Berrak su gibi tertemiz sevgisiyle dolar taşarsın her zaman.
Yürüye bilesin, yere basasın diye toprak olur herşeyiyle en verimli toprak.
Soluksuz kaldığın da nefes olur bilmezsin nedir korkmak.
Farkındalık yaratan çok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık.
Sağlıklı ve mutlu günler dilerim.
İlginize teşekkürler , iyi günler
Her satırında kendimi gördüm, göz yaşım pıt 😢
İlgine ve açık yürekliliğine teşekkür ederim. Umarım biraz olsun yürek rahatlatıcı olmuştur.