Ethan… Senden nazikçe rica ettiğim basit bir şeyde bile duygularına hakim olamayarak başarısızlıkla karşıma çıkıyorsun. Belki derin bir uykudasın belki de beni net bir şekilde duyuyorsun. Her iki durumda da umurumda değilsin. Beni…hayal kırıklığına uğrattın. O kızdan kurtulmanı hayatın pahasına bile olsa gerçekleştirmeni istedim senden. O kız hiçbir şekilde Erem’ in yakınında dahi barınmamalı diye seni özellikle uyarmıştım Ethan. Yapabildiğin tek şey, başarısızlık ve acınası bir durumla karşıma çıkmak.
Şimdi söyle Ethan…
Neden hala yaşıyorsun… ?
Neden hala nefes alıyorsun… ?

Gerçekleşmesini düşünmek dahi istemediğim şeylerin adım adım habercileri anlam veremediğim bir şekilde karşılıyordu sürekli beni. Neden her seferinde ince bir ipin üzerinde buluyorum kendimi… Neden “Hayat”, çırpınışlarım dan zevk alırcasına daha da ağır sınavlara tabii tutuyor beni…. Neden huzura, mutluluğa, gülümsemelere sadece bir adım atmak isterken benden koşarcasına uzaklaşıyor… Kendimi, öfkemle yine başımı yere doğru eğmiş, cevabını bulamadığım belkide hiçbir zaman bulamayacağım soruları kendime sorarken buluyordum. Başımı kaldırdığımda abimin yatakta seruma bağlı sadece nefes alışlarını seyrediyordum. 1 hafta boyunca komada kalmıştı ve müşahede odasına alınanı 1 hafta olmuştu. Hala bilinci kapalıydı ve uyutuluyordu. Bu gün de hasta odasına yatırılmıştı ve gördüğüm kadarıyla herhangi bir gelişme yok gibiydi. Sadece nefes alıp veriyordu. Sebebi olduğum şeyleri oturup böyle izleyebilmek canice geliyordu bana artık. Bu durum, kendime nefretimi ölçümleyemediğim kadar arttırmasıyla beraber yaşamaya dair sebeplerimi de bir hayli azaltıyordu. Sevdiğim kadın, Kardelen yanı başımda bana bir yandan buruk bir yandan da destek olmaya çalışıyordu. Kardelenin nefretini bile hak etmeyecek düzeyde hissediyordum kendimi. Bu düşüncelerle birlikte sadece başımı Kardelenin omzuna koyup sebebiyet verdiğim şeylerin bedelini ödeyemeyeceğim gerçeğiyle yüzleştiriyordum kendimi. Gelen hemşire bile sürekli onu kontrol ediyor, iğnelerle onun kendine gelmesi için elinden geleni yapıyorken benim sadece izlemem psikolojimi alt üst etmeye yetiyordu…
Ama…
Aklımı kurcalayan bir takım detaylar vardı…
Bu zamana kadar Ethan neden uyanmamıştı. Hala en ufak bir hareket bile görmemiştim ondan. Yanlış giden bir şeyler vardı…

Erem’i hiç böyle görmemiştim. Abisinin yanında durmamı isteyip sürekli dışarıya çıkıyordu ve bana da ne yaptığını anlatmıyordu. Bu durum beni içten içe korkutmaya başlamıştı. Yanımdayken derin düşüncelerden kendisini alamıyordu. Ne doğru düzgün yemek yiyordu ne de uyku uyuyordu. Arada bir uyuya kalsam da her uyandığımda yanı başımda elimi tutmuş halde sadece dışarıya bakıyorken görüyordum onu. Yine bir sabah Ethan’ı sürekli kontrole gelen hemşire bu seferde gelmişti ve Erem ona bakarak ne yapacağı adına bakışlarıyla soru sormuş olacak ki hemşire gülümseyerek ‘B12 ilacı, vitamin alması gerekiyor. Sağlıklı beslenemediği için buna ihtiyacı var dediğinde Erem başını eğerek düşüncelere yeniden dalmıştı. Tam o anda odaya birisi girmişti. Kıyafetleri bizimki gibiydi ve söylediklerinden hasta yakını olduğu anlaşılıyordu. Telaşla ‘ Doktor hanım acil gelin lütfen hastamız ağırlaştı’ demesiyle hemşire iğneyi yapmadan hasta yakınına döndü. Bir süre baktıktan sonra gelen hasta yakınına iğneyi Ethan’ın yattığı yatağın hemen yanında ki küçük masaya bırakarak ‘hemen geliyorum’ cevabını verir vermez odadan ayrılmıştı. Kapı kapandıktan sonra tekrar Erem’ e baktığımda bakışları bir hayli değişmişti. Heyecanlı gibiydi. Bir kaç saniye sonra ayağa kalkarak hemşirenin komodinin üstüne bıraktığı iğnenin yanına kadar gitti ve iğneyi oradan aldı. Ben şaşkın gözlerle Erem’ i izlerken bana dönerek, ‘Kardelen, bana güveniyor musun ? Yanlış bir şeyler var ve çözmem gerekiyor. Hepimizin iyiliği için bana yardımcı olur musun ? diye sormuştu. Erem’ in bu sözleri beni oldukça korkutmaya yetmişti. Gözlerinin içine bir süre baktıktan sonra başımı onaylarcasına sallamıştım. Ne yapacağım peki dediğim de, kimseye bunun için bir şey söylemeyeceksin. Tahminlerim doğruysa taşlar yerine bir bir oturacak.
Erem söylediklerinde samimi idi. Bir problem vardı. Hem de çok büyük bir problem. Hemşirenin getirdiği iğneyi aldı ve üzerinde ki ‘Z DOZ’ yazan yazıyı çıkartmıştı. Saydam bir sıvıya benziyordu şırınga da ki sıvı. Erem şırıngaya bakarak bir yandan şaşkınlık bir yandan da öfke ile iğneyi cebine koymuştu. Onun yerine, çekmeceden sakinleştirici iğneyi alarak üzerine ilk şırıngadan çıkardığı yazıyı bu şırıngaya yapıştırmıştı. Ve sessiz sedasız yanıma geldi, oturdu ve kapıya bakmaya başladı. Ne yaptığına dair en ufak bir fikrim bile yoktu. Ona sormadan edemiyordum ve merakıma dayanamayıp kolunu çekiştirerek. ‘Erem, neden böyle bir şey yaptın neler oluyor ?’ diye sessizce sordum. Elimi tutarak ‘Güven bana Kardelen, soru işaretlerimin cevabını yakın zaman da alacağız ancak pek hoşnut olmayacağın şeyler yaşayacağız buna hazırlıklı ol. ‘ demişti.
Söylediklerinden sonra korkmamam işten bile değildi. Erem’ e baktıkça ona dikkat kesildiğimi anlamıştı. Bana bakarak önce tebessüm etti sonra da ‘bana güven olur mu ?’ demişti. Bu söylediği beni içten içe daha da korkutmuştu. Anlam veremiyordum. Neden açıklama yapmıyordu bana. Ama diğer yandan ona güvenmekten başka çarem yoktu.
Bir süre sonra giden o hemşire tekrar odaya gelmişti. ‘ Kusura bakmayın acil yardım etmem gerekiyordu.’ diyerek gülümsedi ve Erem ‘ in komodine bıraktığı iğneyi alarak damar yolundan enjekte etmişti. Ardından hemşire nazikçe ‘Herhangi bir problem yaşanırsa bu telefonu açarak yetkili doktoru çağırabilirsiniz. Yardımcı olmamı gerektiren başka bir şey var mı ? sorusunu yöneltmesinden sonra Erem, ‘teşekkür ederiz’ cevabını vermişti sadece. Hemşire gülümseyerek odayı terk etmişti.
Gecenin geç bir vaktinde susamıştım ve su içmek için uyanmıştım. Saat 3:42 idi. Koltuktan doğrulduğumda Erem’ in montunun üstümde olduğunu fark etmiştim. Pencereye baktığımda Erem ayaktaydı ve dışarıyı seyrediyordu. Elinde plastik bardak ta su vardı sadece. Neden uyumadığını sorduğumda Ethan’ a bakarak, ‘ aradığım cevapların bana yakınlığından dolayı Kardelen.’ demişti. Ancak pencereden gelen ay ışığının etkisiyle Erem’ i net bir şekilde terlediğini görebiliyordum. Terliyorsun Erem dediğimde, ‘ Sadece heyecanlıyım, ‘Yarım saat öncesinden sakinleştirici aldım iyiyim toparlanırım birazdan demesiyle kalkıp Erem ‘ in yanına gitmiştim. Soğuk soğuk terliyordu. Lütfen dedim ona. Lütfen kendine bu kadar yüklenme diyerek sarıldım ona. Elini başımın üstüne koyarak, ‘ Doğrular fedakarlık istiyor Kardelen, merak etme zarar görmeyeceğiz’ demişti. Bu söyledikleri bir nebze olsun rahatlatmış ta olsa beni içimde kötü bir his vardı. Beni koltuğa kadar getirerek ‘hadi yat dinlen, bende uyumaya çalışacağım’ demişti. Montunu üstüme sererek başımı okşuyordu.
Erem… sana güvenmek istiyorum…sana zarar gelmesini istemiyorum… lütfen…sensizliği bana tekrar yaşatma….

Konuşma sesleri duyuyordum. Erem birisi ile konuşuyordu ve sesi hiç yabancı gelmiyordu. Gözlerimi açtığımda Ethan’ın uyandığını gördüm. Çok sevinmiştim. Hiç uyanmayacaktı sanıyordum ama çok şükür uyanmıştı. Yanına gittim ve geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Erem de yatağın diğer tarafında onun gözlerine bakıyordu. Ne konuşuyordunuz Erem, daha hasta yatağında yeni uyanan abine konuşarak eziyet mi ediyorsun, dediğim de Ethan gülümsemişti.
‘Sana onca yaptığım şeyden sonra bunları söyleyebiliyor musun gerçekten’ deyip gözlerini benden kaçırıyordu ve gözleri de dolmuştu Ethan’ın .
Kendince sebeplerin vardı. Ne kadar onca şeyleri yaşamış olsak ta artık biliyorum kalbini. Her şey onu koruma iç güdüsüyle yapılan davranışlardı. Anlayabiliyorum. Aksi bir durum olsa kardeşin burada yanı başında uyanmanı dört gözle beklemezdi değil mi ? diyerek gülümsedim ve devam ettim. Peki siz ne konuşuyordunuz burada. Konuşmalarınıza uyandım ama ben uyanınca konuşmanız bitmişti sanırım. Erem bana bakarak, sana ne söylediysem ona da aynılarını söyledim Kardelen. Özetle… Bana güvenmesini istedim….
Ethan’ı daha da bunaltmamak için koltuğuma geri dönmüştüm. Erem de kendi koltuğuna geçmişti ve bir şeyi bekliyormuşçasına pencereden dışarıya bakıyordu sadece. kucağına bir tane yastık almıştı ve öylece oturuyordu. Bir süre sonra saat 07:00 civarında odaya her zaman ki bakımı yapan hemşire girmişti. Ethan’ ı uyanık gördüğünde ise şaşırmıştı ve çok şükür uyanmışsınız dedi. Bir rahatsızlığınız ya da ağrınız var mı diye sorduğunda, Ethan hemşireye ‘teşekkür ederim ben iyiyim’ demişti. Erem olan biteni izliyordu sadece. Ardından hemşire cebindeki iğneyi çıkardı ve ardından yatağın sol kısmına doğru her zamanki enjekte ettiği yere doğru ilerledi. Erem o an da ‘ hemşire hanım, yine B12 ilacı vereceksiniz sanıyorum değil mi ? diye soru yönelttiğinde, hemşire tebessümle ‘ kesinlikle, doğru bildiniz, genelde hastalarım ve hasta yakınları pek hatırlamaz ama tebrikler biliyor olmanıza sevindim.
Erem abisine yönelerek, ‘ Görüyor musun abi, bu hemşire hanım her gün senin iyileşmen için yardımcı oluyor, senin çalıştığın hastanede böyle özverili hemşirelerle karşılaşmak genelde zordur.
Erem bunları söylerken Ethan’ın belli belirsiz çekinceleri olduğu anlaşılabiliyordu. Rahat değildi. Erem de pekala bunu görebiliyordu ve konuşmasına devam etti.
+Abi bildiğim kadarıyla bunca zaman hiç kimseyle bir birlikteliğin olmadı. İşini en iyi şekilde yapan bir cerrah olarak peşinde bir çok kadın vardır eminim. Ama bana sorarsan sana tavsiye edebileceğim kişi şu an da yanı başındaki hemşire olabilir.
Erem neler söylüyordu böyle. Neden böyle bir şey söylemişti ki şimdi. Böyle konuşmalarda bulunacak son kişidir Erem. O konuştukça geçen her saniye de şaşkınlığım katlanarak artıyordu. Bu konuda yalnız değildim. Ethan da aynı şekilde şaşkınlığını gizleyemiyordu.
Bir anda Ethan, ‘ Böyle bir şeye ihtimal bile yok’ diyerek çıkışmıştı. Hemşire anlık bu çıkıştan korkmuş olsa gerek irkilmişti ve Ethan’ a bakıyordu. Hemşire, Erem’ e dönerek ‘ Düşünceniz için çok teşekkür ederim ama benim farklı planlarım var ‘ diyerek cevap verdi.
Erem, Ethan’ın bu çıkışını ve ruh halinin değişimini fark edince konuşmasına devam etti.
‘Hemşire hanım tarafından reddedildin abi. Sanırım bu senin ilk reddedilişin oluyor’. Erem bunları söylerken Ethan’ın Erem’e öfkelendiğini fark edebiliyordum ancak bunları neden yaptığını hala anlamıyordum. Eren konuşmasına devam ederek;
+ Nitekim sonrasında kariyer yapma planı olan bir hemşirenin yakın zamanda evliliğe olumlu bakmayacağını tahmin edebiliyorum.
+ “Hatta ilerleyen süreçler de doktor olmayı planlayan birisi…”
Erem bu cümleyi kurduğunda hemşirenin yüzündeki gülümseme bir anda yerini normal görünümüne bırakmıştı.
+ Belki de ilerleyen safhalar da Başhekim olacaktır Ethan ne dersin.
Ethan’ın bakışları karmaşıklığı olanca gücüyle görebiliyordum. Korku, heyecan, çekince, nefret, ve daha sayamadığım bir çok duygular.
Erem başını önüne sakince eğerek kısık sesle konuşmaya devam etti…
+ Hemşire hanım belki de bu saydıklarıma çok yakındır… Sahi bu hastanenin Başhekimi kimdi Ethan ? Kendisiyle birebir görüşmek isterdim. Bazı şikayetlerim var çünkü. Yanındaki hemşire hanım için şikayette bulunacaktım. Hem seni reddettiği için, hem de sen derin uykudayken söylediği B12 ilacının haricinde bir enjeksiyon yapmak istediği için…
Erem neyden bahsediyordu böyle. Farklı bir iğne miydi o…?
+Hemşire hanım hatasını telafi edip şimdi doğru B12 ilacını verecek sana öyle değil mi ? Bildiğim kadarıyla B12 sıvısı kırmızıya yakın bir renge sahip, bulundurduğu vitaminler açısından öyle değil mi DOKTOR hanım yanılıyor muyum ? Ancak bir önceki B12 ilacı olarak belirttiğiniz sıvı tamamen saydamdı….
Erem neden Doktor dedi hemşire hanıma… Daha da önemlisi hemşirenin ruh hali tamamen değişmeye başlamıştı Erem konuştukça. Ethan ise artık korkusunu gizleyemiyordu. B12 ilacını gerçekten renginden mi tanıdı…
+Doktor hanım sizden rica etsem cebinizdeki şırınganın dışındaki (Z DOZ) kağıdını çıkartabilir miyiz.
Hemşire olarak bildiğim kadın öfkeyle Erem’ e dönerek ‘neyden bahsediyorsun sen’ diyerek çıkışmaya başlamıştı.
Erem başını eğerek şöyle devam etti.
+ Haklısın, gerçekten haklısın, bir Başhekimle nasıl konuşacağımı bile bilmiyorum değil mi ? Ama gerçekten merak ettiğim bir kaç şey var. Koca Başhekim neden bu hastanede hemşire gibi hareket ediyor. Bu koca Başhekim gerçekten daha B12 ilacının ne olduğunu bilmeden mi enjeksiyon yapıyor. Tabi ki böyle bir şey söz konusu değil. Kasıtlı olmasından başka bir açıklaması olsaydı, şırıngayı kağıtla sarmazdı öyle değil mi ?
O kadının bakışları daha da öfkelenmeye başlıyordu…
+ Ve en güzel soruyu sana soruyorum Ethan. Cevap vermen için bir süre bekleyebilirim. Neticede yeterince yıpranmış, ve heyecandan cevap verecek durumda değilsin. Bana gerçeklerin hepsini anlatmadığın için ayrıca konuşacağız seninle… Soruma gelecek olursak…
Erva ismi sana hiç tanıdık geliyor mu Ethan. Hiç böyle bir isimde birisi duydun mu ? Duymuş olduğunu varsayıyorum. Nitekim bu ismin sahibi bunca zaman benden gizlediğin ABLAMIN İSMİ…
Ve bizzat öğrendiğim şey ne biliyor musun Ethan. Benden gizlemeye çalıştığın Ablam bu hastanede Başhekim olarak görev yapıyor… Değil mi Başhekim Erva hanım yada en sade şekliyle…ABLA…

Bu odada duyduklarımdan sonra şaşkınlığımı gizleyemiyordum. Hemşire dediğimiz kadın doktor hatta Başhekimdi ve en inanamadığım nokta ise bu kişi Erem’ in ablası Erva mıydı… Bunları ne zaman öğrenmişti….
Oda bir anda sessizleşmişti. Hiç kimse konuşmuyordu. Doktor yani Erem’ in ablası ise tüm sırrı ortaya çıkmış ve yavaşça koltuğa doğru yürüyordu. Erem hala koltuğundan kalkmamıştı ve bana dönerek ‘ Kardelen, kapıyı kilitle ve anahtarı bana getir. Konuşmamız gereken şeyler var ve rahatsız edilmeyeceğiz.’ demişti. Şaşkınlığım hala sürerken diğer yandan Erem’ in söylediğini yapıp kapıyı kilitlemiştim ve anahtarı ona vermiştim. Daha sonra yerime oturmuştum. Bunları nasıl ve nereden öğrendiğini anlayamıyordum. Ethan bunu söyleyecek birisi değildir tanıdığım kadarıyla. Öyle olmuş olsa söylenenlerde korkacak kadar tepki vermezdi. Erem şöyle devam etti.
Şu saniyeden itibaren hiç kimse oturduğu yerden kalkmayacak Ethan sende buna dahilsin.
Erva. Başından itibaren anlatacaksın bana her şeyi. Ethan’ı zorla beni Kardelenden koparmak için neden baskı yaptığını, Elinde nasıl bir koz vardı da bu baskıya Ethan’ın göz yumduğu. Bunca zaman neden benden gizlendiğini ve geri kalan her şey.
Erva sözüne şöyle başladı.
– Ethan’ a baskı yaptığım yalanını sana kendisi mi söyledi…
+ Hayır. Telefonumda ki ses kaydı söyledi…
– Ses kaydı mı ?
+ Sadece dinle bu ses kaydını bakalım tanıdık gelecek mi Erva… ?
+ (( Ethan… Senden nazikçe rica ettiğim basit bir şeyde bile duygularına hakim olamayarak başarısızlıkla karşıma çıkıyorsun. Belki derin bir uykudasın belki de beni net bir şekilde duyuyorsun. Her iki durumda da umurumda değilsin. Beni…hayal kırıklığına uğrattın. O kızdan kurtulmanı hayatın pahasına bile olsa gerçekleştirmeni istedim senden. O kız hiçbir şekilde Erem’ in yakınında dahi barınmamalı diye seni özellikle uyarmıştım Ethan. Yapabildiğin tek şey, başarısızlık ve acınası bir durumla karşıma çıkmak.
Şimdi söyle Ethan…
Neden hala yaşıyorsun… ?
Neden hala nefes alıyorsun… ? ))
+Yastığın altına bıraktığım telefon bana her şeyi şüphelerimi soru işaretlerimi anlattı ve daha fazla soru işaretlerine neden oldu Erva…
Doktor şaşkınlıkla Ethan ile konuşmasını dinlemiş ve bir şey söyleyememişti. Bir süre sonra,
– Erem. Öyle bile olmuş olsa sana anlatma zorunluluğu hissetmiyorum. Benden anlatmamı bekleyecek kadar saf düşüncelerde olamazsın değil mi ? Sana değer veriyor olmam her şeyi anlatacağım anlamına gelmez. Bir yere kadar başarılıydın Erem. Ama sadece bir yere kadar. Geri kalanlarınız ile ayrıca ilgileneceğim. Bu arada beni ne zamandır takip ediyordun ? Benimle alakalı edindiğin bilgilere nereden ulaştın sorularını sana soracağım ancak muhtemelen benden öğrenmek istediğin şeylerden sonra açıklayacağını söyleyeceksin.
+ Kesinlikle Erva…
– Bu isteğini reddediyorum üzgünüm…
Diyerek Erva kalkmıştı ve kapıya doğru yönelmişti.

Erem ;
+ Kimse oturduğu yerden kalkmayacak dedim !!
diyerek sesli bir şekilde uyarmıştı Erva’yı. Erva durdu ve,
– Neden ?, beni buna zorunlu kılacak şey nedir küçük kardeşim ?
+45 dk…
-Neyden bahsediyorsun ?
+ Ethan’ a yapacak olduğun enjeksiyon ismi Z DOZ’du. Fark etmeme olasılığın yok ancak bu enjeksiyon yapıldığında öncelikli olarak 2 önemli etkiye sahip. 1. si hastanın uyanmasına engel olması… 2. si sinirleri yıpratarak acı hissi vermesi. Fark ettiğine eminim ki Ethan’ ı odaya girdiğinde uyanık görünce şaşırmıştın. Ancak ustaca hislerini gizliyordun. İlk bu enjeksiyonu yaptığında etkilerini bu oda da gördüm. Ethan’ın acı çektiğini ve uyanmadığını. Bunu ondan almak istediğin intikam duygusu ile yaptın Erva. Onun başarısızlığının bedeli olarak.
Erva Erem’e dönerek,
– ‘Bunları nereden biliyorsun Erem’ dedi hiddetle.
Erem devam etti,
+ Dahası bu yaptığın enjeksiyon sadece 2. doz olarak geçiyor. Ethan’ a ilk doz u yapmış olsaydın ve ardından bu 2. dozu yapmış olsaydın 2 ayrı doz reaksiyona girerek 45 dakikalık bir sürede tüm sinir sistemini çökertecek kalp atışlarını durduracak bir etkiye sahip olacaktı.
Kendinden emin adımlarla kapıya yönelen Erva şimdi korkuyla Erem’ in gözlerine bakmaya başlamıştı ve cevap verememişti. Ben ise duyduklarım karşısında nefesimi tutmuş ve olanları dinlemekten başka bir şey yapamıyordum. Aynı şekilde Ethan ‘ da anlatıların şokundaydı ve tıbbi bilgisi ışığında olasılıkları daha iyi kavrayabiliyordu ki korku dolu gözlerle Erva ya bakıyordu. Erem sözlerine devam etti.
+ İlk dozun adı (A DOZ) yanlış bilmiyorsam Erva. Başhekimlik odasındaki çekmecen de 2 ayrı doz enjektörlerin yanında açıklama bilgilerini bırakman ise senin düşüncesizliğin di bunun için teşekkür ederim. A DOZ ve Z DOZ çalışma prensiplerini kısaca şöyle özetleyeyim Başhekim Erva hanım. Siz biliyor olsanız da odadaki diğer bireylerin eseriniz hakkında bilgi sahibi olmalı. A DOZ damar yolu ile sinir sisteminin tamamına yayılan, yerleşen, 12 saat aktif kalabilen ve sadece sakinleştirici etkiye sahip hücreler barındırıyor. Yani tek başına sadece sakinleştirici ve acıyı dizginleyen bir etkiye sahip. Ancak 2. doz yani Z DOZ enjeksiyonu yine tüm sinir sistemine yayılarak bir önceki yerleşmiş olan doz hücreleri ile temas sağlar ve ortalama 45 dakikalık süre sonunda tüm temas halindeki iki doz hücreleri aynı anda tabiri caizse reaksiyon ile infilak ederek tüm vücuttaki sinir sistemini anında durduracak bir etki yapacak ve yaşamı sonlandıracak bir etkiye sahip. Sinir sistemine yapılan bu saldırının en önemli yanı sonrasında kanıt bırakmaması. Bu saldırıya maruz kalan sinir sistemi çöküp tüm yaşam faaliyetlerini sonlandırdıktan sonra 1 saat içerisinde tahrip olan sinir sistemi ile birlikte hücrelerde yok oluyor. Kısacası tespit edilebilmesi için sadece 1 saatlik bir süre tanıyor. Bu otopsiye alınma süresinden yeterince kısa.
Sana güzel bir haber vereyim Abla. İlk dozun yan etkisi soğuk terleme ve baş dönmesi değil mi ? Yani gece 3:20 de bende yan etkisini gösterdiği ilk saat. Yaklaşık 20 dakika sonra ise Kardelen uyandı ve bu duruma şahit oldu. Zor ayakta duruyordum.
Erem olan biteni ve yaptıklarını anlattıkça Erva’nın tüm planları yerle bir olduğunu, kendine güvenini kaybettiği gibi duyguları açıkça davranışlarından belli oluyordu. Çünkü Ablası olarak ona zarar gelmesini kaldırabilecek bir karaktere sahip değildi anlaşılan. Madem Kardeşi için bu kadar korkan yerle bir olan birisi neden diğer kardeşi için aynı hisleri paylaşmıyor ? Neden ? Yoksa…
+ Biraz geriye dönelim istersen Erva. Bir önce ki Z DOZ aşının etkisini hissetmediğini biliyorsun Ethan’ın. Neden olduğunu hiç düşündün mü ?
Erva az çok olan biteni tahmin ediyor olacak ki dizlerinin üstüne çökmüştü ve göz yaşları ile sadece yere bakarak Erem’ i dinliyordu.
+ O gün Ethan’ a enjekte ettiğin şey Z DOZ değildi. Çekmecedeki basit bir sakinleştirici idi sadece. Odadan çıkmanı sağlayan kişi ile görüşmem yetti değil mi ? Enjektör ü yanında götürmüş olsaydın bile bu konuşmayı sadece 1 gün sonra yapacaktık. Komodinden aldığım şırıngayla basit sakinleştiriciyi değiştirmem pek vaktimi almadı. Sonuç olarak nerede olduğunu merak etmişsindir ilacın.
Bana bakar mısın Erva …..?

Erva yaşlı gözlerle Ereme bakınca başından kaynar suların döküldüğünü ben bile hissedebilmiştim. Yastığın altında kolunu gizliyordu. İğne damar yolundaydı. Ayağa kalkmak istedim ama Erem öfkeyle gözlerimin içine bakmıştı. Kendini öldürtecekti. Göz yaşlarıma hakim olamamıştım. Benden ona güvenmemi istemişti ama bunu neden yapıyordu. Bir şey olmayacağına dair bana söz vermişti neden ?…. Ethan dahi yatağından kalkmak istemişti ancak Erem durması için eliyle işaret etmişti.
+ Şimdi Erva. Kalk ve senden oturmanı istediğim o koltuğa otur ve anlatmaya başla.
– Bunu yapamazsın Erem.
+Yapamam mı ? Kardeleni bulabilmek için yaptırdığın şeylerin sonunda yataktaki kişinin halini görüyorsun ve hala yapabileceklerimden şüphe mi duyuyorsun.
– Kardeleni yalnız bırakamazsın.
Erem duygularından arınmışçasına bakışlarını Erva üzerinde yoğunlaştırmaya başlamıştı. Soğuk ve kısık bakışlarıyla hiçbir çekincesi olmadığını hissedebiliyordum ve Erem’ i vazgeçirmek için onunla konuşmaya çalışıyordum. Ethan’a vurmaması için o gece çığlık attığımda beni dinlemeden yapacağını yapmıştı. Aynı şekilde aynı bakışlar vardı gözlerinde. Yapabileceğine dair en ufak bir şüphem bile kalmamıştı ve Erva ya dönerek , Erem’ in istediğini yapması için sadece gözlerine bakmaktan başka bir şey yapamıyordum.
– Erem. Çıkar o kolundakini ne olur. Yazılanlar da şakaya vurulacak hiçbir nokta yok. 45 dakikaya yakın bir sürede öleceksin bırak lütfen onu. Başka bir zaman anlatacağım sana her şeyi…
Erem bir süre düşündükten sonra derin bir nefes aldı ve,
+ Pekala, o başka zaman süresini biraz daha erkene çekelim o zaman…
Diyerek şırıngada ki Z DOZ u koluna enjekte etmişti ve iğneyi yere fırlatmıştı. Erva’nın ayaklarına kadar gelen boş enjektörü üçümüzde görmüştük. Erva yaşadığı şoktan dolayı hareket edemezken Ethan ve ben Erem’ in gözlerinin içine bakmaktan başka bir şey yapamıyorduk. Hepimiz korku dolu gözlerle Erem’ e bakıyorken şu acımasız sözlerle karşı karşıya bırakıyordu hepimizi…;
+ O zaman 45 dakikalık süremiz başladı demek oluyor Başhekim Erva hanım. En azından bu 45 dakikalık süre de doğruları duymak istiyorum…Şimdi…Sizi dinliyorum…

Açıkçası biraz hızlı ilerlediğini düşünsem de gayet başarılı ve güzel gidiyor bence. Devamını bekliyoruz 🙂
Yorumunuz için çok teşekkür ederim 🙂 Hızlandığının farkındayım. Finalin ayak sesleri diyelim… Sevgilerle