You are currently viewing Bu Benim Hayatım…

Bu Benim Hayatım…

Nasıl ve nereden başlasam bilmiyorum. Ama şuradan başlayayım. Hayat şartları maddi sıkıntılar derken belli başlı şeyleri yazıp rahatlamak istedim belki de. Ben Seda. Doğma büyüme Ankaralıyım fakat Ankara’yı oldum olası sevmedim. Daha doğrusu anneannem vefat ettiğinden beri sevmiyorum. Tek dayanağım anneannem. Gittiğinden beri toparlanamadım sanırım. O benim için bir anne figürü, o benim için bir arkadaş….

Neyse hayat bu aralar ciddi anlamda yoruyor beni. Belki işsizlik belki mutsuzluk belki de hepsi. Önceki evliliğim olsun ilişkilerim olsun beni bir nebzede olsa da duygusuzlaştırdı sanırım. Bunu ağlayamadığım zaman fark ettim. Önceden her şeye hatta en küçük bir şeye bile ağlayan ben, şimdi kolay kolay ağlayamaz oldum. Bu durumdan hiç memnun olmadığımı söyleyebilirim. Önceki ilişkimde şiddet görmeme rağmen o adamdan vazgeçememek artı yıprattı beni tabi. Şimdi hala arasa da her şey gözümün önüne geliyor. Haberleri izlediğimde nasıl izin veriyorlar diye düşünürdüm hep. Ama insanın gözü kör olduğu zaman karşındaki insan seni dövse de sana psikolojik olarak hakaret etse de kalabiliyormuş. Düzeleceğini umuyorsun yine dönüyorsun çünkü…

Benim için çok ağır zamanlardı. Gerçekten kendimi çaresiz hissettiğim bir dönemdi…Bunu burada yazmam ne kadar doğru ama sizlerle paylaşmak istedim. Etrafımda bu olayları duydukça o insanlara destek olmaya çalışıyorum ama kendimde uygulayamıyorum sanırım. Bu aralar yalnızlığa taktım bağımlı oldum. Sanki kimse dokunamayacak kimse zarar veremeyecekmiş gibi hissediyorum. Belki de sertleştim kalbim taşlaştı o yüzden. 4 yıldır kendi ayaklarım üzerinde duruyorum. Bence her kadın bunu yapmalı….

Neyse uzun lafın kısası hayatınızda ne yaşarsanız yaşayın her şey bir gün düzelecek… Zaman her şeyin ilacı derler ya belki eski bir söz ama çok doğru bir söz gerçekten. Sadece hayatta dik durun ve sakın başınızdaki tacı düşürmeyin… Unutmayın kadınlar olmasaydı erkekler hiç olmazdı….

This Post Has 2 Comments

  1. Sevil Soysal

    Şiddetin her türlüsünün son bulduğu, insanların gerçekten sevdiği ve sevildiği bir hayat yaşayabilmesini diliyorum. Yazınız için çok teşekkür ederim, emeğinize sağlık.

  2. Burda.Misafiriz

    Selamlar, Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Söyleyeceklerimi yanlış anlama.
    Yazacaklarım, acizane kendim bizzat tecrübe ettiğim ve Arafta kalmış belkide hala Arafta olan birisinin sözleri olacak.

    Bu Senin Hayatın değil. Bunu sakın unutma,

    Bu Senin Savaşın.

    Kazanman veya kaybetmen tamamen senin elinde olan bir savaş. Çünkü kuralları koyan kişi başından beri sensin.
    İnsan olarak kendimize koyduğumuz kuralları yaşarız. Bu koyduğun kurallar sana özgürlükte bahşedebilir esarette. Bu durumun akabin de senin en büyük rakibin düşmanın belki de dememe gerek yok ama yine sensin. Söylediklerim ironik te gözükse bu bir gerçek. Kendini hayatta nereye koyarsan ordasındır. Mutluluk ta bir seçim, mutsuzluk ta.

    Bu hayatta olumsuzlukların bir sonu olacağını ümit ediyormusun gerçekten ? Üzgünüm ama böyle birşey ne yazık ki olmayacak. Hatta daha da kötüye gidecek inan bana. Taki sen kazanana yada kaybedene kadar…

    Senden ricam bir dost tavsiyesi. Ne duygularına esir ol ne mantığına. O ince çizgi için savaşında galip geldiğin gün muhtemelen mutlu olacağın gündür.

    O bahsettiğin sulara girmemek için canın pahasına varınla yoğunla savaş. Pes etme ve sonuna kadar savaş. Senin karşında yine sen bile olsan…

    Kendine koyduğun yıpratıcı kurallarının, seni atacağı okyanusların derinliklerini kendin oluşturdun. Sorarım sana gözlerini kapat ve düşün. Oluşturduğun o okyanusun bittiği yeri görebiliyor musun ?

    Ben göremediğim halde girdim. Göz göre göre… Ve inan bana şuan nerdeyim bilmiyorum.

    Ne oradan çıkıp yaşayabilirsin ne de orda kalıp ölebilirsin.

    Seçim senin…

    Kendi savaşını kazanmadığın sürece başkalarının çırpınışına sadece yük olursun..

Bir yanıt yazın