Gece…
Sanırım bazı insanlar bilir gecenin puslu sessizliliğini, yanlızlığını, cesaretini, nefesini…
Kimilerinin gece uyanır; Ruhu, Düşünceleri, Hayalleri, O kurtulamadığı ekseni…
Günün başlangıcında uyanır, elini yüzünü yıkar ve cesaretin varsa aynada kendi gözlerinin içine bakarsın. Çoğu zaman söylediğim ilk kelime “Bir Güne Daha…”
Gözlerimi yumarım bir süre ve derim ki kendime “işte sen burdasın, Buranınsın, Bu karanlığınsın..”
Karma karışık ve ruhunun yarısını kaybetmiş gibi hissetsen de adımlarını atmaya başlarsın. İlk gördüğün yada görebildiğin kişiye bakar ve normal bir şekilde iletişim kurarsın, gülersin (Gerçekten gülüyormusun) eğlenirsin (Gerçekten eğleniyormusun) ve karşındaki ile vedalaşır, başını çevirir ve saniyeler sonra yüzündeki gülüşün,eğlencen silinir gider. Yoluna devam edersin. Cadde aralarında iki elin cebinde yürürken çevrene bakar ve o çocukluğunu geçirdiğin mahalleye bakarak geçmişe akar gidersin. O zamanın anıları canlandıkça istemsizce gülümser o günlere dönmek için nelerimi vermezdim dersin. (Nelerini verebilirsin) Yürüdükçe o sokakların içinde uyandırdığı eski rüzgarları hissedersin içinde, mutlu bir anı en azından hayalinde bir kaç saniyeliğine yaşamak için. (Peki yaşıyormusun) Düşüncelere dalmış bir şekilde mahallenin bakkalının kapısından içeri girersin, selamını verir tebessüm edersin göz göze gelirsin. Kasadaki adamın gözleri sen onu geçene kadar meraklı bir şekilde bakmaya devam eder (Fark etmedin mi??) ve buda bir kaç saniyeliğine düşünmeye sevk eder seni. Suyu almak istediğin dolabın önüne gelirsin ve bir yandan da düşünmeden edemezsin neden diye. Saniyeler içinde o bakışı unutur ve umursamadan suyunu alacağın dolabın raflarında göz gezdirirsin. Gözlerin dolaşırken dolap camın da kendi yüzünü farkedersin. Duraksarsın gözlerinin gördüğü şeyi görünce. (Ağlıyorsun) Göz yaşlarının döküldüğünün farkında bile değilsin. Şimdi o garip bakışa bir anlam yüklemeye başlıyorsun. Boynunu eğip tebessüm ediyorsun (Herzaman ki gibi) ve gözyaşlarını koluna silip suyunu dolaptan alıyorsun. Kasaya yönelip bozuklarla ödüyorsun ve yine göz göze geliyorsun. Girerken yaptığın şeyin aynını bakkaldan çıkmadan önce de yaparsın, tebessüm edersin kasadaki adamın meraklı bakışlarına karşı. Dışarı çıktıktan sonra adımlarını saymaya başlarsın bomboşcasına o kan kaybettiğin şeyi bir süre hatırlamama ümidiyle.(Kimi kandırıyorsun) Mahalleleri bir bir geçip ıssız daracık bir sokağa girince duruyorsun ve köşedeki duvara doğru ilerliyorsun. Sırtını yaslıyorsun o duvara. (YİNE) Dükkandaki dolabın karşısında farkettiğin şey ile yine yüzleşiyorsun yerdeki su birikintisine bakınca. Dizlerinin üzerine çöküyorsun istemsizce,çaresizce (Hala öğrenemedin mi) umutsuzca (tek başına olduğunu ?)… göz yaşı döküyorsun. Boğazın, ses tellerin patlayana kadar bağırmak istesen de yapamıyorsun.(Gün geçtikçe yok oluyorsun) Bunu yapsan da kimse hissettiklerini anlayamayacak.
İş yerine geldiğinde herkesin seni tanıdığı hale bürünürsün. Güler yüzlü, şen şakrak, espirili kişiliğine (Sahtekar) bürünürsün. Yapman gereken işlere kendini veriyor ciddiyetle sorumluluklarını yerine getiriyor, problem yaşayan birisi geldiğinde çözebiliyorsan eğer yardımcı oluyorsun elinden tutarak. Tebessümü eksik etmiyorsun kimseye karşı. Bu şekilde davranan birisinin yaşadığı cehennemi, neler hissedip neler hissetmediğini tabiki kimse farkedemez.(Etmemeli)
Gülüşmelerle sohbetlerle ayrılırsın iş yerinden ve evinin yolunu tutarsın. Anne ve Baban karşılar seni evde. Öpersin yanaklarından ikisininde ve onlara da “Gülümsersin”. Sadece Gülümsersin…(Kalan son değerli şey çünkü)
Saat geç olur ve nitekim GECE olur.
Gecelerin, o sessizliğinin her yeri sardığı ve sadece kendine has bir uğultusunun olduğu O Gecelerin her birinde balkona çıkar ve acı köşeme geçerim.
Gün boyu bastırdığım o acıların zirve yaptığı dayanılmaz saatler silsilesi ve her o saatlerimde dediğim o söz “Bir Geceye Daha…”. Acısını artık kaldıramadığım halde hatrımdan çıkarmak istemediğim, her bunu yaşadığım gece de acılar içinde gözyaşlarıyla adını sayıkladığım Kızı…
Aynı böyle sessiz bir gece de ilk kez gülümserken gördüğüm “o ilk gece”…
Onu yaşarken gördüğüm son gecemdi…
Sessiz ve gece uğultulu yakaladığım o geceleri sırf onun gülüşünü her seferinde taze bir şekilde hatırlamak için tarifi imkansız acıya her seferinde bile isteye katlanmak…
Bu belki de Benim Lanetim di…
Yaşadığım sadece 1 günü sizlerle paylaşmak istedim. Ne yaparsanız yapın sevdiğiniz insanın ya da sevdiklerinizin değerini onları kaybetmeden bilin. Çok geç olmadan…
“Bir Güne Daha…(Dayan)…”
“Bir Geceye Daha…(Dayan)…”
Çok başarılı ve içten bir yazı. Neler hissettiğini belki tam manasıyla anlayamayız ama en azından bunu bizlerle paylaştığın için teşekkür ederim.
İlgin için teşekkür ederim. Mutluluğun daim olsun. Gülümsemekten asla vazgeçme…
Yazınız bence çok etkileyici olmuş ben çok beğendim. Sadece nacizane bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Yazım hataları biraz fazla gözüme takıldı bu yüzden okurken çok bölündüm ben. Daha dikkatli olursanız bu konuda zaten çok etkileyici olan yazınız çok daha fazla değer kazanır bence. Teşekkür ederim.
Eleştirin için teşekkür ederim. Farkındayım, kurallarına uygun yazmayı pek bilen birisi değilim. Bu eksikliğimi maruz görün, elimden geldiğince dikkat etmeye çalışacağım. İnsan bazı şeyleri kelimelere, yazıya dökerken o ruh hali ile buna dikkat edemiyor belkide. Ya da bunu sadece ben böyle düşünüyorum. Sanırım bir eksikliğimde bu 🙂
Elimden geleni yapacağım.
Bence bunu bir eksiklik olarak düşünmeyin olabilecek bir şey bu, ayrıca sizi gayet iyi anlıyorum diyebilirim. İnsan bazı şeyleri kelimelere dökerken çoğu şeye dikkat edemiyor. 🙂
Evet sizi anlayabiliyorum. İnsan yazı yazarken kurallardan çok, hissettiklerimi nasıl daha iyi anlatabilirim diye düşünüyor. Siz bunu çok başarılı yapmışsınız bence. Bu yüzden kurallara da dikkat ederseniz dört dörtlük yazılarınız ortaya çıkabilir bana sorarsanız. Çok teşekkür ederim 🙂
Değerli yorumlarınız beni gerçekten mutlu etti.
Çok teşekkür ederim.
Duygularınızı bizimle paylaşmanız da bizi çok mutlu etti, biz teşekkür ederiz