Merhaba arkadaşlar, bu yazımda sizlere benim için oldukça zorlu ve stresli geçen yatay geçiş serüvenimden bahsedeceğim.
Öncelikle okuduğum bölümden ve bu bölümü bırakma sebeplerimden bahsetmek istiyorum. Ben Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nü 2019 yılında kazandım. Pandemiden dolayı sadece 1 dönem okula gidip yüz yüze eğitim alabildim.
Okulda geçen bir dönemim benim için oldukça zorluydu. Mimarlık bölümünü okuyanlar ya da çevresinde Mimarlık okuyanlar az çok neler yaşadığımı tahmin edebilir. Lisede aldığımız eğitimden çok farklı bir eğitime geçiş yaptık ve neye uğradığımızı şaşırdık desem abartmış olmam sanırım. Alışırım dedim, daha ilk dönem zorlanmam normal dedim ama beni çok daha zor bir dönem bekliyordu. Pandemiden dolayı eğitim online olmaya başladı. 2 dönem türlü zorluklarla devam etti. Hiçbir zaman bölümüme alışamadım, sevemedim. Böyle deyince yanlış anlaşılmasın notlarım düşük değildi. Projelerimi hep BB ve BA notlarıyla geçtim. Benim sıkıntım bu ortama alışamamaktı. Her gün uyandığımda “Bugün nasıl çizim yapacağım?” diye uyanıyordum.
Bilmeyenler için Mimarlıkta dönemin başından sonuna kadar size bir proje konusu veriliyor ve proje hocanızla beraber dönem sonuna kadar o konuda ilerleyip bir mimari yapı çıkartıyorsunuz ortaya. Her geçen dönem projeninizin alanı ve detayları artıyor ve daha çok teknik öğreniyorsunuz.
Benim en zorladığım kısmı buydu. Asla dönemin sonuna kadar bitmeyen bir koşuşturmanın içindesiniz. Yani diğer bölümlerdeki gibi dersi dinleyeyim tekrar edeyim sınavdan 1-2 hafta önce de çalışmaya başlayıp sınavımı geçerim olmuyor. Baştan sona kadar istisnasız her gün bir şeyler çıkarmak zorundasınız ortaya.
Siz gecenizi gündüzünüze katarsınız, çalışırsınız. Ertesi gün hocanız yaptığınız hiçbir şeyi beğenmez hatta “Sen sanki bu hafta pek çalışamamışsın ” bile diyebilir ki bu benim başıma gelmişti.
Yanı kısaca toparlamam gerekirse istemediğim, sevmediğim, her gün bir eziyete uyanıyormuş gibi hissettiğim bir bölümde daha fazla kendimi yıpratmamam gerektiğini düşündüm. Çünkü bu süreç benim için hastalığa kadar gidiyordu. Artık her gün bu stresle başım ağrımaya, sürekli midem bulanmaya başladı. Son zamanlara doğru yemek bile yiyemiyordum. Aşırı kilo kaybı yaşadım, her gün ağlama krizlerini saymıyorum bile.
En sonunda benim için zor olsa da bölüm değiştirme kararını verdim. Aldığım bu kararda yanımda olup bana destek olanlar da oldu, tam tersi kendi hayatım için zor bir karar vermişken beni daha da yıpratıp karşımda duranlar da oldu. İlk zamanlar beni eleştirenlere o kadar üzülüyordum ki bunu size anlatamam. Ama zamanla bunu da atlattım. Benim neler hissettiğimi, nasıl bu karara vardığımı sadece ben anlayabilirdim.
Yaklaşık bir hafta önce yeni okuluma Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği bölümüne kaydımı yaptırdım. Hiç pişman oldun mu diye sorarsanız hiç olmadım. Eski okulumda oldukça fazla tecrübe edindim. Hayallerim olan şehirde kısa da olsa yaşama fırsatı yakaladım. Yurtta kalma, kendi kendime hayatımı sürdürebilme deneyimini tattım. Çok güzel dostluklar edindim. Şu an baktığım zaman her şeyde bir hayır vardır diyebiliyorum. Belki dışardan bakıldığında 2 senem boşa gitmiş gibi görünse de ben bu yaşadıklarımın bana çok şey kattığını düşünüyorum.
Umarım hayatım boyunca “İyi ki bu cesareti gösterip bu karara varmışım.” diyebilirim. Yanımda olan herkese sonsuz teşekkür ediyorum.
Ufak bir şey daha eklemek istiyorum. Hayatınız boyunca karar verirken kendi düşüncelerinize önem verin ve kendi kıymetinizi bilin. Konu komşu sizin hayatınızı belki 5 dakika konuşacak ama o hayatı bir ömür boyu siz yaşayacaksınız.
Mutlu kalın…